12 Temmuz 2008 Cumartesi

Tarihte Pırlanta elmas

Tarihte Pırlanta elmas
Tarihde birçok kültür elmasa farklı anlamlar yuklemiştir. Romalılar 'tanrının gözyaşları', Yunanlıar Eros'un okunun ucundaki taş, Hindistan kralları güç ve iktidar olarak algılamıştır bu mucizevi taşı. Günümüzün aksine eski çağlarda elmas sahibi olabilmek, bunu yenilmezlik ve sihrin bir parçası görmek yalnızca kral ve toplum liderlerinin tekelindeydi. Ayrıca elmas çıkarılan yerlerin sınırlı olması (yalnız Hindistan) ve madencilik tekniklerinin ilkelliği hem elmas miktarı hem de kalitesini olumsuz etkilemekteydi. Buna rağmen özellikle Hint Kralları sahip olduları bazı eşşiz elmaslarla (Idol Gözü, Kaplan Gözü, Goncolde Kraliçesi,Cennetin Aynası) kendi tahtlarını ve 'bahtlarını' korumuşlardır.İlk elmas madenin yine Hindistan'da M.Ö. 500 yıllarında faaliyet gösterdiği günümüz arkeolagları tarafından saptanmıştır. Avrupa ve Doğu Asya ticaret yollarının XV. ve XVI. yüzyıllarda önem kazanması ile bu değerli taş batıda bilinirlik kazanmış ve 'Aşk'la ilk ilişkilendirilmesi (1477'de Avustuya Arşidük'ü) yine Avrupa'da gerçekleşmiştir. Doğu ticaret yollarının buluşma noktalarından biri olan Venedik elmasın başkenti haline gelmiş ve bu sıfatını geçen yüzyılın başlarına kadar muhafaza etmiştir.Yeni dünya olarak adlandırılan Amerika'nın keşfi elmas için yeni bir çağın başlangıcı kabul edilir. 1729 yılında Brezilya'da bulunan zengin kaynaklar Hindistan tekelini kırmış ve arzın artışı elmasın yayılmasını hızlandırmıştır. XX. yüzyılda ise ilerleyen teknoloji ve yayılan sermayenin işbirliği tam olarak bir elmas 'çılgınlığı' yaşanmasına sebep oldu. Başta Afrika olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan yeni maden yatakları (Borneo, Rusya, Congo Cumhuriyeti (Zaire), Botswana, Güney Afrika, Angola, Namibia, Ghana, Guinea, Sierra Leone, Zimbabwe, Guyana ve doğu Venezuella) günümüz pırlanta sektörünün şekillenmesi ve büyümesini sağlamıştır. Buna en son Kanada ve Avustralya'da bulunan kaynaklar eklenmiş ve yıllık 140 milyon karat yeryüzüne çıkarılır hale gelmiştir. (%49'u Afrika)Asıl önemli konu ise bu taşın Aşk ve Sadakatin simgesi haline nasıl geldiğidir. İlk olarak Avrupa aristokrasisi tarafından evlilik ve bağlanmanın simgesi olarak görülmüş ve değerli bir hediye olarak atfedilmiştir. Fakat pırlantanın yalnıca kısıtlı bir kesim tarafından elde edilebilmesi bu kültürün de sınırlı yayılımını beraberinde getirmiştir. XIX. yüzyılın sonunda Cecil Rhodes tarafından kurulan De Beers ise elmasın geniş kitlelere yayıma misyonunu üstlenmiş ve maden yataklarının %90'ını ele geçirerek tekel haline gelmiştir. Tekel olmanın gücünü kullanarak pırlantaya anlamlar yüklemiş ve bunları tarihsel gerçeklerle harmanlayıp sunmuştur. Özellikle elmasın eşşiz, sonsuz ve aşkın simgesi olmasına vurgular yapılmış ve bu her pırlantanın tek ve eşşiz olmasıyla ilişkilendirilmiştir.. Hakikaten bilinen en dayanıklı madenlerden biri olan elmas; ışıkla olan muhteşem dansı ve her pırlantanın kendine özgü estetik yapısıyla sevgiliye ve sevgiye adanacak en özel hediyedir.

Hiç yorum yok: