12 Temmuz 2008 Cumartesi

Pırlantanın işlenmeden önceki ham haline elmas denir.

Pırlantanın işlenmeden önceki ham haline elmas denir.
Elmas kıymetli taşlar arasında en eski olanıdır. Çoğu elmas, en az 100 milyon yıl yaşındadır. En kıymetli elmasın ise, 3 milyar yıl önce, dünyanın ateş içinde kavrulan derinliklerinde oluştuğu saptanmıştır. Elmas çok serttir. Başka hiç bir doğal madde, sertlik bakımından elmasla boy ölçüşemez. Yakut ve safir'den 2000 kat, kübik ve zirkon gibi insan yapısı sentetik taşlardan da, 3000 kat daha serttir.
Elmas, kıymetli taşlar arasında en zor bulunanıdır. Elmas ne denli büyük olursa o denli nadidedir. Günümüzde çıkarılan elmasların ancak yarısı, mücevherlik taş değerindedir. Ülkemizde pek çok kimse, elmas ve pırlantanın iki farklı taş olduğunu zanneder, oysa ikisi de aynı taştır, yalnızca kesim şekilleri farklıdır.
Pırlanta, 1919'da Marcel Tolkowsky tarafından yaratılan kesime verilen isimdir. Bu kesimde ışık taşın içinde kırılır ve olağanüstü bir ateş ve parlaklık vererek geri yansır. Brillant kesiminde, pek çok değişik biçim elde etmek mümkündür. Ancak, 57 yüzeyli yuvarlak kesim, en çok kullanılan kesimdir. Fantazi kesim olarak adlandırılan diğer kesimler oval, damla, markiz, kalp, baget dikdörtgen kesimleridir.
Ülkemizde elmas kesim olarak bilinen kesim, dünyada Gül Kesim diye bilinir. Bu kesim, Türkiye'de yaygın olarak kullanılmış ve nesilden nesile aktarılmıştır. Antik dizaynlı mücevherlerde görülen gül kesimin altı düzdür ve 12 ila 37 arasında değişen cilalı yüzeyi (faseti) vardır.
Elmasa çarpan ışık sadece yüzeyden yansıdığı için, pırlantanın kesimden fışkıran ateş ve parlaklık gül kesimde bulunmaz

Hiç yorum yok: