15 Temmuz 2008 Salı

Kum Boncuklu Takı Modeli


Malzemeler:Yaklaşık 19 tane 4mm’ lik küp boncuk.(Merkezlere koymak için)Yaklaşık 38 tane 4mm’ lik yuvarlak boncuk.11.0′ lık kum boncuklar.12′ lik iğne.Uzun bir ip.
Bu çalışma bayağı ip gerektiriyor. Çalışma bitmeden ip bitebilir dikkatli olun.


12 Temmuz 2008 Cumartesi

Pırlanta İşlemeli Takılar





























Birkaç Takı Tasarımı






Birkaç Takı Tasarımı

Estetik Takı Modelleri






Birkaç Örnek Daha. Şık Kolye ve gerdanlıklar



Gümüş Takılar



Gümüş Takılardan Birkaç Örnek


Karat Nedir

Karat Nedir
Karat Ağırlığı
Karat pırlantanın ağırlığını ifade eden ölçü birimidir. Elmas’ın ilk bulunduğu yer olan Hindistan’da keçiboynuzunun çekirdeği esas olarak alınır ve 1 karat 200 miligram ağırlığındadır (yani 1 gramın beşte biri kadar hafif).
Mücevher sektöründe genellikle 1 karattan daha düşük ağırlıkta taşlar satılmaktadır. 1 karat 100 puan olarak belirlenir. Yarım karat 50 puandır ve 0.50 ct şeklinde yazılır. Yandaki resimde pırlantaların birebir büyüklükleri ve karat numaraları gösterilmiştir.Bir taşın ağırlığı ile büyüklüğünü karıştırmamak gerekir. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı diğer 3C özelliğine göre (berraklık, renk ve kesim) aynı olmayacaktır.Ağır ve büyük pırlantalar zor bulunduğu için pırlantanın değeri de karat ağırlığıyla orantılı olarak artmaktadır. Ancak pırlanta alırken en büyük pırlantanın en iyisi olacağı düşüncesinden kesinlikle kurtulmanız gerekir. Bir pırlantanın değeri büyüklüğüne göre değil rehberimizde detaylarıyla anlattığımız 4C özelliğine göre belirlenir.

Kadınlar neden 'tek taş' gördüklerinde yüzüne far tutulmuş ceylanlar gibi donup kalırlar?

Kadınlar neden 'tek taş' gördüklerinde yüzüne far tutulmuş ceylanlar gibi donup kalırlar?
Kadınlar neden tek taş yüzüğü sosyal kimliklerinin bir ifadesi olarak görürler? Nil Karaibrahimgil'in pek popüler sözde feminist şarkısı da bunun somut bir göstergesi değil mi?Yüzlerinde asılı ebleh gülümsemelerle, tek yeteneği bu olan kadın ve adamların oynadığı 'romantik-komedi'(?) Amerikan filmleri ve küçük Emrah bakışlı mazlumları konu alan Brezilya dizilerinden öğrendiğimiz kadarıyla evlenme tekliflerinin olmazsa olmazıdır tek taş. Pırlantası ne kadar iri ne kadar parlak olursa o kadar makbuldür.Tabii bir de ne kadar çok olursa... Dudaklar ısırılır, çaktırmadan tek gözle, yan bakışlarla süzülür ve sonra mutfakta kendisininkiyle aynı büyüklükte tek taşı olan birine küçülten bir ifade ile fısıldanır: "Filancanın yüzüğünü gördün mü? Tek taş değil, tek kaya mübarek!"Doğruya doğru; evlenmeye hazırlanan ya da zaten evli olan kadınların gururudur 'tek taş'. Film klişelerinde, kuyumcu reklamlarında ve en nihayetinde altın günlerinde, sosyal statü göstergesi olarak sunulan bu pırıltılı yüzükleri gören her kadının zaten kısa olan (Ne yapalım saçımız uzun ya!) aklı daha o anda uçup gidiverir. Büyülenip kalırlar. Diğerleri. Tek taşları küçük olanlar. Hele hiç olmayanlar... Sus pus. Çünkü su küçüğündür de; söz, tek taşı en büyük en parlak olanındır altın günlerinde.Evli, evlenmeye niyetli kadınların içine düştüğü bu içler acısı haset hali yetmezmiş gibi, şimdi de popüler kültürün parıltılı isimlerinden Nil Karaibrahimgil çıkmış "Sağ eller havaya/ pırlantalar buraya/ tek taşımı kendim aldım/ tek başıma kendim taktım/ girmesinler havaya" diyor ve tek taşı modern kadının bağımsızlık sembolü olarak sunuyor. Gülelim bari!Ağlanacak halimize...
Tek taşın sembolik tarihiKadın, hiçbir şeyi boşuna yapmaz... Yapmaz da kimilerince "blood diamonds/kanlı pırlantalar" olarak addedilen tek taşa bu denli düşkünlüğünün kaynağı nedir o zaman?Tarih kitaplarını şöyle bir karıştırdığımızda Hintli simyacıların temelde ölümsüzlük ve mutlak gerçeğin bir ifadesi olarak gördükleri pırlantayı, aynı zamanda 'Felsefecinin taşıyla' özdeşleştirdiklerini anlıyoruz! Doğu Avrupa geleneğinde ise pırlanta yabani hayvanları, hayaletleri ve gecenin terörünü uzaklaştıran bir kalkan olarak kabul edilirmiş. İçinde masumiyeti, bilgeliği ve sadakati taşıdığına inanılırmış. Dediğim gibi kadınlar hiçbir şeyi boşuna yapmaz!Yine Rönesans döneminde yaşayan ünlü İtalyan Medici ailesinin sembolü bir "tek taş pırlanta yüzükmüş". İngilizce'de "diamond" olarak geçen ve kaynağını diamante'den alan pırlanta, aslında "dia-tanrı" ve "amante-sevgi" sözcüklerinden türetilmiş. Medici ailesi de sembol olarak benimseyip Tanrı'ya olan bağlılıklarını bu şekilde ifade etmiş. Ailenin bu sembolü babadan oğula geçer ve her oğul kendinden bir şey eklermiş, bilgeliğin ve zaferin sembolü olarak kabul ettikleri bu tek taş pırlanta figürüne.
Taş gibi hatuna tek taşZamanla, vahşi batıda tek taş erkek tarafından nişan yüzüğü olarak verilir olmuş. Yani bu yüzük erkeğin aşkının, sonsuz sadakatinin (!) bir nişanesi halini almış!Bu tür davranışlar bizim geleneğimizde olmamasına rağmen, son yıllarda "kopyala-yapıştır" mantığını bir gelenek haline getirmiş olmamızdan olsa gerek, pırlanta yüzükler biz de pek rağbet görür oldu.Tek taş, artık hemen her kültürde iki kişinin hayatını birleştirmesinin bir sembolü olarak kabul ediliyor. Hatta "tek aşk, tek taş" gibi bir anlam da yükleniyor ki, aşkın ya da ilişkinin büyüklüğünü taşın büyüklüğü ve parlaklığı ile ölçmeyi kaçınılmaz hale getiriyor.Bazı kültürlerde de pırlanta yüzük kadınlara evlat sahibi olduktan sonra takdim ediliyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi erkeğin, mirasını aktaracağı çocuğu doğuran kadını yüceltme isteği. Diğeri ise pırlanta değeri kaybolmayan bir ziynet olduğundan, eve ekmek getiren erkeğin başına bir şey gelirse bu yüzük çocuk için bir ekonomik güvence olabilir. Bu açıdan bakıldığında tek taşın gördüğü ilginin ardındaki ekonomik nedenleri de sezinlemek mümkün.
Sağ elin işaret ettiğiErkek dünyası içinde varolagelen "para ile kadın satın alma'' alışkanlığının bir devamıdır tek taş. Çok mu sert oldu? Tek taş sertliğinde mesela?Tarihsel açıdan bakıldığında, tek taş, ataerkil sistemin gelişimi ile bir kadın ve bir erkekten oluşan evlilik kurumunun icadı sonucu girer yaşamlarımıza... Çocuğa düşecek mirasın biyolojik olarak hak edilmiş olduğunu garanti altına almak amacıyla, kadının sadece tek bir erkekle birlikte olmasına izin verecek koşullar oluşturulur önce. Ataerkil babanın toprağını bırakacağı oğlunun öz olduğundan emin olabilmek için, dini ve ahlaki değerlere dayalı bir sistem inşa eder. Kadını onun içine hapseder. Evliliğe yani. Bunun son halkası ve sembolü olarak da parmağına tek taşı geçiriverir. Erkeğin kadının mülkiyetine (!) hakim olduğunu gösterecek ve boyna takılacak bir tasmadan çok daha yaratıcı ve şık olduğunu kabul etmek lazım! Karamizah bir yana, tek taşın ekonomik bir güvence olduğu açık ve bu açıdan son derece anlamlı, yararlı. Bir nevi, bizdeki 'yüz görümlüğüne' karşılık geliyor diyebiliriz sanırım.Elmas, pırlanta üretiminin nahoş sosyo-politik sonuçları ve tüketim toplumunun dayatmalarını da bir kenara koyacak olursak, tek taş sertliği ve tekliği ile de son derece fallik bir imge değil midir? Kusursuzluğun bir sembolü olarak görülmesi ve Medici ailesinde babadan oğula geçmesi de ayrıca ironik... Tüm bunları aklımızın içinde şöyle bir evirip çevirince şu soruyu sormak farz oluyor: Kadının mülkiyet hakkını teslim ettiği tek taş nasıl oluyor da, sağ ele takıldığında sosyal sistemde bir kimlik sunumu olarak çıkıyor karşımıza? Bağımsız ve kariyer sahibi kadınının sembolü! Yanılmıyorsam, birkaç yıl önce De Beers "Sol el erkeğin kadına verdiği pırlantayla süslenir ancak sağ elimiz bizimdir" temalı reklamlar üretmişti... Halbuki Jung, bireyleşmenin, ötekilerin papağan vâri taklidini dışarıda bıraktığını söyler.
Sağ elde tek taşYüzük başlı başına bir itaat ifadesi iken (Hıristiyanlıkta yüzükler gönüllü bağlılığın sembolüdür ya da bağlı olunan kurumu işaret eder.) modern kadın sağ eline taktığı tek taşla kime ya da neye bağlılığını gösterir dersiniz? Hangi iktidara? Kapitalist olana olabilir mi acaba?Psychology Today dergisinde yılbaşında yayımlanan bir makalede artık evli olmayan kadınların da "normal" kabul olduğu gerçeğine dikkat çekilirken, De Beers'in söz konusu reklamına ("Sol eliniz iki kere düşünür. Sağ eliniz ise ikinci bir kez düşünmeye inanmaz. Sol eliniz talimatları izler. Sağ eliniz sezgilerine güvenir" diye uzayıp giden reklamına) değiniliyor. "Aslında, hepimiz (kadınlar) bekar olsak elmas endüstrisinin çok hoşuna giderdi. Bağımsız bireyliğimizi vurgulayan birer korna olarak koşup tek taş alırdık çünkü" diye bitiyor makaleyi.Eller havaya neslinin üretimi feminizmin, ancak "Sağ eller havaya" diyecek derinliğe sahip olacağı açık değil mi? Şaşırmamalıyım aslında. Hem, elalem ne der sonra?Dip not: Aman, sayfayı sağ elinizle çeviriniz...